11 Eylül 2008 Perşembe

ölmediysem


en uzun vapur yolculuğumdu. üstelik yalnız da değildim. s. aradı, "hadi rakıya" diye. rakı içecek halim yoktu, hiç bir şey yapacak halim yoktu. ona doğruyu söyleyecek halim yoktu. söylemedim. yalan da söylediğim söylenemez. zaten neredeyse hiç bir şey söylemedim, o anladı. yarın daha iyi anlayacak.
ama biz yine de rakılı bi akşama doğru gidiyoruz. rakıyla başlayıp onunla bitmeyecek bir gece. akşam sefasında ilk defa sefahat içinde hissetmiyorum kendimi. ne kötü cuma akşamı. ne kötü bir cumartesi sabahı olacak.
"kendime bir ay veriyorum" sözü veriyorum kendime.
birisi "kıyamam" deyince daha çok ağlayasım gelir benim. o bana kıyamayacağı için orada ağlamıyorum. kaçırılmaya, darp'a uğramaya, her şey yapılmaya çok müsaittim. kırmızı ışığı yakıyorum.
"hayatımdaki en kötü cumartesi sabahı"na adım adım yaklaşıyorum.

Hiç yorum yok: