11 Eylül 2008 Perşembe

ölmediysem - iki

bir daha o express dergisinin o sayısını görmek istemiyorum. en kötü cumartesim başladı nitekim. buzlu pencerede beliren o kafa, önümdeki bir kaç gün aklımdan hiç çıkmayacak? bu günleri hatırlatan bir kare olarak...


kayıp birkaç saat. nereden baksan iyi görünmüyorum. fenası, iyi görünüyormuş gibi de yapamıyorum. kötüyüm, kötü görünüyorum, kötü görünmek umrumda değil. belki de son kez o tatlı lokantaya gidiyorum, "bir şeyler yemem lazım" hissinden hoşlanmıyorum. zaten yiyemiyorum.


evdeyim yeniden. neden bu filmi seyrediyorum. paris'te iki gün'ün benim hayatımda nasıl bir anlamı var? bir karesinde hafiften gülümsemeyi becermem bir şey ifade ediyor mu? sonrasında neden bir tane daha film seyretmeye çalışıyorum. midem bulanıyor. yine "bir şeyler yemem lazım" saati geldi. yemesem?


bir şey bile yazamıyorum. çıksam ya.

ne kadar da yalnız olmak istiyorum, ne kadar... taşikardi diyorlar değil mi buna? insanın taşikardiden öldüğü görülmemiş bir şey değil mi? ölmeyeceksem sürünmeyeyim de ama... veya çıkayım, sokakta sürüneyim de herkes görsün nasıl sürünülüyor.


"bir jean austen olabilir miyim dün itibariyle ben de: aşk ve gurur mu bu romanın ismi? veya panik-atak! anahtar ve ceza? derin soluk?"


acıtıcı, acınacak gibi bile görünmüyorum. korkutucuyum bence sadece.


karakedi plak'tan duyulma ihtimali olan "fikrimin ince gülü"ne karşı temkinliyim. saldırgan sayılmam, ama her an olabilirim.


bu, belki de istiklal'de yaptığım en ağır yürüyüş. tünel'e kadar gideceğim besbelli. gül rengi şarap içilmez mi böyle günde? ne gülü be? kül oldu o artık, kül!


arkadaşım olan kadınlar ne kadar da güzel görünüyor bugün gözüme. hepsi birbirinden hoş. ama ben fazla kalamayacağım. sadece birisine söylüyorum. zorla o da... kurtulmak için bile kelimesini etmek zûl geliyor. umarım birisi beni izlemiyordur. kalp çarpıntım hız kesmedi, sadece herkesin kalbiyle aynı yerde atınca benimki onlarınkine karışıp kayboluyor, o kadar.


geri dönüyorum, ama geldiğim yere değil. bir zaman gül rengi olduğunu bildiğimiz, belki bir zaman sonra yine gül rengi olacak iki şişe şarapla, ama bir süre sonra. şimdi değil.

kazancı yokuşunu hep sevdim, neyse ki. o da bana az şefkatli davranmadı hani zamanında. arkadaşım kitap okuyor, ben ona konuşuyorum. burada olmasam nerede olacaktım ki?

yorulmak için anlatıyorum, uyumak için içiyorum.

Hiç yorum yok: